Müzik öyle bir denizdir ki, ben paçaları sıvadım hala içine giremedim. Dede Efendi

18 Nisan 2013 Perşembe

KÜLTÜR BUNALIMI + KENTLEŞME= (ARABESK)


Arabesk tartışmalarını gündeme taşıyan Fazıl Say'ın açıklamaları oldu. Arabesk hakkında ki yorumları medya ,sanat ve entelektüel çevrede epeyce tartışılıp durdu. Fazıl Say'ın sözleri şöyleydi; Arabesk müzik, arabesk yaşam tarzının betimlemesidir. Aydınlığın, çağdaşlığın , öncülüğün ve sanatçılığın sırtına külfettir. Emek karşıtıdır, duyarsızlıktır ve yaratamamaktır! Etik dışı "yalan dolanla" doludur. Ortadoğu işi, 3. sınıf, acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallâklıklar üzerinden yaşar. Arabesk müziği yapan yapsın! Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum, utanıyorum" .
Bu sözler oldukça iyi irdelenmelidir. Bu sözler bir kızgınlık anında söylenmiş sözler mi yoksa halkın değerlerini hakir gören seçkinci bir elitin topluma bakışı mı? Bütün bunlar ne anlama geliyor onu irdelemeye çalışalım. Arabesk,kelime itibariyle Arapvari anlamına gelmektedir.Yalnız Arapvari olması Fazıl Say'ı bu kadar kızdıran bir şey olmasa gerek.Bütün kültürler de görüldüğü üzere özellikle Türk kültüründe Arap, Fars ve birçok medeniyette etkisi görülmektedir.
Bu etki Anadoluya gelen ve binlerce farklıktan sentez bir medeniyet yaratan Osmanlının çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır.
Meselenin özüne inecek olursak Türkiye'de 1950'li yıllardan sonra hızlı kentleşmeyle beraber şehirlere gelen binlerce kişinin, şehir yaşamına adapte olamamaları ve bu adaptasyon sorunuyla beraber getto bir yaşam alanı oluşturmaları ve bu yaşam alanının zaman geçtikçe kendisine folklorik değerler, müzik ve yaşam biçimi üretmesidir.
Kente gelen toplumun taleplerinin karşılanmamamsı,ekonomik, sosyal ve kültürel olarak arada kalmışlığın da etkisiyle muhafaza ettikleri geleneksel değerler ve modern şehir yaşamı arasında sıkışıp kalan ve kültürel olarak kendini dönüştüremeyen kesimin, yaşam algısının toplumun bütün kesimini etkilemesidir.
                                     ARABESKİ DOĞURAN SİYASİ ETMENLER
Kentlere hızlı göçle beraber şehir yaşamında toplumlar, iş ve kimlik sorunuyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu talepleri o dönemin siyaset kurumu net bir biçimde görememiştir.Toplumsal kültürün dönüştürücü etkisinin tam oluşamaması, sanayileşmeyle beraber toplumun farklı yeni kültürel formasyona evrilmesini sağlayacak yeterli alt yapının olmaması,şehre gelen bu kesimin kimliksizleşmeye büründüğünden,kent yaşamına ve kent kültürüne ekonomik, sosyal ve kültürel olarak adapte olamadığından arabesk değerleri üretmiş ve toplumun diğer katmanlarına da yaymıştır.
Kentleşme yaklaşık olarak 1950 den sonra hızlı bir biçimde artmıştır. Bu artışla beraber o dönemde Türk Siyaset Kurumu'nda iki farklı yapı ortaya çıkmıştır.
Birinci aktör devlet merkezli toplum algısı içinde, toplumu batılılaşma doğrultusunda dönüştüye çalıştır.
İkinci aktör ise yerel değerleri göz ardı etmeden modernleşmeyi aşılamaya çalışmıştır.
Türkiye'deki bu statükocu yapı kentleşen bu toplumsal kesiminin ekonomik, sosyal ve kültürel taleplerine karşı duyarsız kalması sorununu daha da derinleştirmiştir.Arabesk gecekondu kültürü de değildir.Arabeski;bir küçük mahallede geleneksel değerler ve modern değerleri bir arada bulunduran ama hangisinin ağırlığının ön planda olduğu bazı durumlara göre şekillenen bir durumdur.
Örneğin caminin yanında modern bazı yerlerin bulunması, diğer tarafta fabrikatör çocuğu ve geleneksel ve modern karışımı Banu Alkan formatında bir kadının hayatları arasındaki uçurumu kapatmaya çalişirken yaşadıkları duygusal ve kültürel melankoli dönemin toplumsal yapısını net bir biçimde yansıtmaktadır.
Bütün bu yaşam kültürü toplumun bir kesimini kimliksizleştirmiş ve yeni aidiyet arayışına götürmüştür.Bu aidiyet arayışı yeni ve farklılaşmış kimlikler oluşturmuştur.Bunlardan bir tanesi Nuri Alço'dur. Kadın bedenini hileyle elde etme durumunu en iyi biçimde yansıtan karakterdir.
Daha sonra Türk Sineması'nda yaygınlaşan ve bir döneme adeta damgasını vuran bu erotik film furyasını da insanların kimliksizleşme ve kültürel dönüşüm oluşturamadıklarında farklı tatmin arayışı içine girdiklerinin de göstergesiydi. Bu dönem toplumların sanat, edebiyat, vb gibi birçok sanatsal alanda üretim gerçekleştirimediği bir ara dönemdir.
Arabesk dönemden kurtulmanın yolu sanayileşme ve yeni bir girişimci sınıf yaratarak ekonomik ortak pazar bilincinin oluşması ve köylük yerlerin bu yeni girişimci sınıfla beraber dönüşmesi, kent içinde gettolaşmış şekilde yaşayan insan guruplarının sosyal, ekonomik ve siyasi olarak sistemin içine çekilmesi arabeskin sonunu getirecektir.
                                                 ARABESKİN SONU
Arabeskin sonu geldi mi? Arabeski besleyen toplumsal şartlar nelerdir? Hangi toplumsal şartlarda varlığını sürdüremez?
Arabesk; geri toplumsal yapıların ve kentleşmeyle birlikte kentin, sosyal, ekonomik ve siyasi şartlarına adapte olamaması durumudur. Toplum kendini yenileyebilme gücünü gösterdikçe bu ara evreler yaşanmayacaktır. Bunun yaşanmaması için yeni girişimci bir sınıf, güçlü bir siyaset kurumu ve demokratikleşmeyi içselleştirmiş bir devlet yapısı bu tarz tanımlanamayan folklorik değerler üretmeyecektir.
Bireyden topluma kadar bütün gurup ve tabakalarda değişimi hızlandıracak ve değişimi talep edecek güçlü aktörler yaratılmalıdır. Modernleşme sürecini tamamlamış toplumlarda ve modernleşmeyi kültürün ithali gibi görmekten vazgeçtiğimizde ve kendi yerel değerlerimizle modernleştiğimizde arabesk gibi tanımlanamayan folklorik değerler hayat bulamayacaktır.

2 yorum: